Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YOZGAT BLUES - Ali Rıza DÜRÜ

Yozgat Blues, Mahmut Fazıl Coşkun, 2013 Ali Reza DÜRÜ Başka Sinema salonları vasıtasıyla izlenebilen ender filmlerden biri de Yozgat Blues. Sinema salonlarında kimsesiz kalmış filmlere kucak açmasıyla birlikte salonların neredeyse hep dolu olduğu ve aslında bu tür filmlerin izleyicisinin bulunmadığı iddiasını da çürüten bir organizasyon haline geldi bu proje. Gerçek anlamda izleyiciler gidip bu filmlere ilgi gösteriyor ve  bu da salon sahiplerini ve film yaratıcı ekiplerini oldukça memnun ediyor.  Ercan Kesal'ın Sen Aydınlatırsın Geceyi, Küf şimdi Yozgat Blues'daki oyunculuk performansı da giderek yeni bir jön yaratıyor. Kesal'ın ayrıca Tayfun Pirselimoğlu'nun yeni filmi Ben O Değilim'de de iki ayrı karakteri canlandırdığını biliyoruz. Giderek genişleyen bir izleyici kitlesine sahip olan Kesal'ın karakteristik yüz ifadesi, tavırları, ağır tonlu yaklaşımları, gözündeki kızarıklık, yüzünde derinlik oluşturan o ifadesi ile tercih edilmeye devam edecek g

MAVİ EN SICAK RENK MİDİR? - Ali Rıza DÜRÜ

2012 Cannes film festivalinde en iyi film ve en iyi kadın oyuncu rolleriyle her iki başrol oyuncusunun da ödül almasıyla adını duyuran film Filmekimi 2013 kapsamında gösterime girmiş fakat biletler erkenden tükendiği için filme gitmek mümkün olmamıştı. Başka Sinema projesi kapsamında tekrar gösterime girmesi büyük bir fırsat sağladı. Filmi çok detaylandırarak yazmayacağım çünkü hakkında fazlasıyla yazıldı. Neredeyse söylenmemiş söz kalmadı. Bu yüzden benim gibi filmi biraz geç izleyenlere de fazla söz kalmadı. Başka Sinema kapsamındaki illerde yaşayan sinemaseverlerin bu filmi izlemesini tavsiye ederim. Genç bir kızın cinsel kimliğini farkediş sürecine odaklanmasının yanında Adele'in oyunculuk performansı adına bile izlenmeyi hak ediyor. 

JİN: KALINAMAYAN DAĞLAR VARILAMAYAN KENTLER - Ali Rıza DÜRÜ

Jin, Reha Erdem,2013        Reha Erdem Sinemasına Kısa Bir Bakış       Reha Erdem'in 'Beş Vakit' filmiyle başlayan varoluşçuluk, büyüme, ergenlik, ayrıksı olana meyil ve farklı olanı anlama yönelimi giderek olgunlaşıyor. Daha ziyade kadın karakterler üzerinden hikaye anlatıcılığını tercih eden Erdem, kadınların olaylara nasıl tepkiler verdiğini daha çok merak ettiğini ve onların gözünden bakabilmeyi daha çok sevdiğini ifade ediyor. Beş Vakit filminde ergenlik öncesi süreçleri görülen karakterin, Hayat Var filminde ergenliğin içindeki davranışlarını ve Jin filminde ise ergenliğin son yıllarını ve büyümenin hikayesini izleyici karşısına çıkıyor.       Jin, müzik seçimleri, ses efektleri, görüntü yönetimi, mekan seçimi ve oyuncu yönetimiyle birlikte ele alındığında gerçek bir 'masal'. Mekan olarak dağlar, ovalar, kayalar, mağaralar, yüksek dağ köyleri, dereler, dik yamaçlar, ormanlar, ağaç tepeleri, oyuklar, obruklar, ayı inleri gibi tamamen doğal mek

RÜZGARLAR: SESLERİ GÖRMEK - Ali Rıza Dürü

Rüzgarlar, Selim Evci, 2012 11'e 10 Kala ve Babamın Sesi filmlerinden gördüğümüz sesleri kaydetmek teması Rüzgarlar'da bir defa daha karşımıza çıkıyor. Biçimsel olarak güzel parantezler açan bu tekniği anlaşılan sinemada daha da göreceğiz. Gökçeada'ya ses toplamak için giden Murat adanın dinginliği, sessizliği, telaşsızlığı, zamanın başka bir formunu görür ve kendini adaya ait hissetmeye başlar. Sesleri kaydetmeye başladıkça adanın tarihine de tanıklık etmeye başlar. Geçmişten gelen ses kayıtlarının tarihi ortaya çıkarması izleyici için yeni bir durum değil tabi ama dedim ya biçimsel açıdan zengin bir teknik. Madam Styliani ile tanışıklığı da ses kayıtları esnasında olur ve Madam Styliani Murat'a bütün bir ada tarihini anlatmaya başlar. Kayıtlarda muhafaza edilecek olan bu kayıtlar çok sonradan da filmin süreçlerini belirleyecektir. Madam Styliani öldükten sonra adaya gelen torunu Eleni de aslında yıllardır uğramadığı adanın bambaşka bir yönünü görmüş o

MOEBİUS-LİBİDONUN SESSİZ MANİFESTOSU - Ali Rıza DÜRÜ

MOEBİUS- KİM Kİ-DUK, 2013 Ali Reza DÜRÜ                 Kim Ki-Duk Kore sinemasının en çılgın yönetmeni olarak başladığı sinema serüvenine dünya çapında çılgınlıkları ve cesurluğuyla devam ediyor. Gösterime gireceği zaman yoğun cinsel ve şiddet unsurları sebebiyle tepki alan ve kısmi gösterim hakkı bulan film, Filmekimi 2013 sayesinde Türkiye’de izleyicilerle buluştu. Biletleri ilk günden tükenmesine rağmen belki boş bir koltuk bulunur umuduyla caddelere taşan sinemaseverlerin oluşturduğu kalabalık da görülmeye değerdi üstelik.                 Yönetmenin filmografisinde cinsellik, şiddet ve duygusuzluk, mekansızlık, acı, ikame etme temalarını bolca izliyoruz. ‘Acı’ filminde aile kavramına vurgu yapmış ve aileyi reddeden tavrı simgeleştirmişti. Yönetmenin bir diğer öne çıkan teması ise “kısasa kısas” vurgusu, her şey doğadaki benzeriyle yer değiştirirse dengeler oturur ve belki de o zaman empati kurmak mümkün olur.

Sen Aydınlatırsın Geceyi: ASLINDA HİÇ OLMAYAN OLMUŞLUKLAR - Ali Rıza DÜRÜ

Sen Aydınlatırsın Geceyi, Onur Ünlü, 2013 Başka Sinema Kapsamında Kasım Ayı boyunca Beyoğlu Sinemasında gösterimi yapılacak olan filmlerden biri de Onur Ünlü imzalı  Sen Aydınlatırsın Geceyi. Hiçbir sinemada vizyona girme şansı bulamayan film pek çok festivalden önemli ödüller aldı. Alternatif dağıtım modellerinin geliştirilmesi konusunun tartışılmasını da sağlayan film şu anda tam olarak alternatif bir modelle izleyiciyle buluşuyor. FilmEkimi'nde gösterildiği 3 ayrı salonda da hiç bilet kalmamıştı. Bu sebeple kaçıran izleyiciler Başka Sinema düzenlemesi sayesinde rahat rahat izleyebildiler.  Sen Aydınlatırsın Geceyi Türkiye sinemasında çok başka bir kategoride değerlendirilebilecek bir film. Yönetmenin daha önceki filmlerini de hesaba katacak olursak bu son filminde kendi tarzı itibariyle oldukça yol kat ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Tam anlamıyla fantastik bir türün öncüsü olma yolunda ilerliyor yönetmen. Duvarlardan geçme özelliğine sahip olan anksiyeteli Cema

Frances Ha: KAYBEDEN DANSÇININ HİKAYESİ - Ali Rıza DÜRÜ

Frances Ha, Noah BaumBach, 2012 Daha önce İf İstanbul ve Altın Koza kapsamında ülkemizde gösterimi yapılan film "Başka Sinema " kapsamında tekrar izleyici karşısına çıktı. Beyoğlu Sinemasının bu yeni projesi kapsamında ay boyunca seçilen filmler çok defa gösterilerek herkesin izlemesine olanak sağlıyor. Kısıtlı vizyon sürelerinin getirdiği alışkanlıklara da bir eleştiri getirmiş oluyor bu durum.  Frances, 27 yalında amatör bir dansçı olarak yaşamını sürdürmeye çalışır. Arkadaşlarından yaşça büyüktür, ailesinden ayrı yaşar, sevgilisinden ayrıldıktan sonra bir türlü yeni birini bulmaz. İşler yolunda gitmez, dansla ilgili kurduğu hayaller genel anlamda ters gider, insanlara yalanlar söyleyerek kendini ayakta tutmaya çalışan Frances, tam bir tutunma çabası içindedir. Ama gerçek anlamda hayatı zordur. Çevresindeki herkes kendisine tutturduğu yolda istikrarla devam ederken, Frances bunu başaramaz. O hiçbir zaman yıldızlaşamayacak bir dansçıdır. Bir çok filmde bir dan

KÜF:TAŞRADAKİ O UZUN BEKLEYİŞ - Ali Rıza DÜRÜ

Küf, Ali Aydın, 2012       Sakin, sessiz başlayan bir sekansın ardından yaklaşık 11 dakikalık tek çekim bir diyalog başlıyor. Daha bu kadar zamanda "küf"le ne anlatılmak istendiği yavaş yavaş anlaşılmaya başlıyor. Oğlunu bulma çabası içinde içi küf tutmuş bir babanın hikayesi başlıyor. Ev, tren garı ve oğlunun yası arasında sıkışmış bir babanın sessizlik ve acı dolu müzmin bekleyişi filmin ritimsel tonunda da karşılığını bulmuş tabi.         Basri karakteri özelinde faili meçhul cinayetlerin arka planında kalanlara odaklanan yönetmen, baba karakterini ele almasının sebebi olarak "bir erkeğin duygusal süreçlerini incelemek istediğini" ifade ediyor. Baba, taşrada bir erkek olarak içe dönük, sosyalleşmesini yitirmiş, iş ve komşuluk ilişkilerinden kaçınan bir profil çiziyor. Zaman zaman taşra yaşantısına uymayan entelektüel edimlerin yer aldığı film genel anlamda iyi bir oyunculuk profili çiziyor. Ercan Kesal'in ilk başrol oyunculuğu deneyimi olarak k

ONUR SAVAŞI: MODERN AVRUPADA CADI AVI - Ali Rıza DÜRÜ

       Orjinal adı Avlanma olan filmin türkçe çevirisi filmin içeriğini çok iyi karşılamasa da nispeten uygun sayılabilir. Danimaka'nın küçük bir kasabasındaki çok samimi bir grup arkadaşın yaşamına bir anda yapılan keskin müdahale ile her şey aniden değişir. Film aslında toplumsal linç kültürüne dair önemli atıflarda bulunuyor. Filmden referanslarla konunun üzerinde biraz durmakta yarar var.          Çocuk kreşinde eğitmen olarak çalışan Lucas çocukları çok seven ve onlarla güzel zaman geçiren bir eğitmendir. Yakın arkadaşı Theo'nun kızı Klara da bu kreşteki çocuklardan biridir. Lucas'ın Klara'yla yakından ilgilenmesi Klara'da yetişkinlere duyulan aşk türünden bir duyguya dönüşür. Klara ailesindeki sorunlardan dolayı yakın ilgi gördüğü öğretmenine aşık olur ve onunla zaman geçirmeyi çok sever. Bir gün Lucas'ı dudağından öpen Klara, Lucas tarafından uyarılır ve sadece annesi ve babasını dudağından öpmesi gerektiğini söyler. Bu durumdan rahatsızlık duyan

DEVİR: GELENEK, DİYALEKTİK VE BARBARLIK - Ali Rıza DÜRÜ

Devir, Derviş Zaim, 2013 Ali Reza DÜRÜ       Derviş Zaim sinemasını yıllardır takip ediyorum. Bütün filmlerini izledim, ama Cenneti Beklerken filmiyle içimdeki zirveye yerleşmişti. Daha sonra Nokta ve Gölgeler ve Suretler filmleriyle bu süreç devam etti. Özellikle Cenneti Beklerken filmiyle çıktığı geleneksel alanlar yolculuğuyla iyi bir yere yerleşti. Sinemamız açısından önemli bir yönetmen.        Devir filmiyle bambaşka bir alana yöneldiğini görüyorum. Oyunculuk, hikaye, kamera kullanımı gibi bir çok alanda büyük bir farklılık barındırıyor Devir. Tamamı amatör oyunculardan seçilmiş bir castla çıkıyor karşımıza. Kamera kullanımında ise tıpkı Nokta filminde kullandığı gibi aktuel bir kamera kullanımı göze çarpıyor. Kurmaca belgesel denilebilecek tarza yakın bir film olmuş aynı zamanda. Konu seçiminde köklü bir değişiklik yok. Yine geleneksel bir alan seçilmiş ama gerçekçi anlatım dili seçiminden ötürü sinema filmi kıvamından biraz uzaklaşmış. Bu durum yönetm

İLO İLO - HIRÇINLIK DÖNEMİ ARTİKÜLASYONLARI - Ali Rıza DÜRÜ

HIRÇINLIK DÖNEMİ ARTİKÜLASYONLARI İLO İLO, ANTHONY CHEN, 2013                 İlk bakışta sadece bir çocuk ve çocuk bakıcısı arasında geçen süreci anlatacak bir film hissi veren İlo İlo bundan çok daha fazlasını vaat ediyor. Bir süre sonra birbirilerini severler ve çocuk sonradan bakıcısından ayrılmak istemez. Yönetmen, çocuk ve bakıcısı arasında gelişen süreci ana gövde yaparken arka planı çok iyi besliyor, yan hikayeler oluşturuyor, ülkenin ekonomik süreçlerini, işsizliği ve tüm bunların mikro düzeydeki yansımasını birleştiriyor.                 Ana temada dört ayrı karakter var ve hepsinin de ayrı hikayeleri, çıkmazları, açmazları, kör noktaları, çatışmaları var. çocuğun hırçın davranışlarından ötürü bir bakıcıya gereksinim duyulmasıyla başlıyor film. çocuk, ergenlik yaşına yeni girmiş, bedenini, duygusal ve cinsel gelişimini, karşı cinsini, büyüyen cinsel organıyla beraber bunu güçlü olma arzusuyla simgeleştiren tutumları; aileye ve okula kısacası otoriteye karş

ZERRE : VAROLUŞ SAHNESİNDE GÜÇLÜ BİR PARTİKÜL - Ali Rıza DÜRÜ

Zerre, Erdem Tepegöz, 2012 Ali Reza DÜRÜ       Yönetmenin ilk filmi olmasına rağmen çok önemli bir çalışma gerçekleştirdiğini teslim etmek lazım. Uzun zamandır sinemamızda bu denli gerçekçi bir anlatım dilini ustalıkla kurmaca diliyle birleştiren bir çalışma görmeyi özlemiştim. Oyuncu seçimleriyle mekan ve hikaye arasındaki örtüşme bile filmin önemli bir yere koyulması gerektiğini doğruluyor. Başrol oyunculuğunun estetik algılarını dahi kıran, bu noktadaki tutumları sarsan bir çalışma. Benzerini Gitmek: Benim Marlon ve Brandom (Hüseyin Karabey) filminde gördüğüm ve Karabey'in de bir röportajında belirttiği günlük hayatta karşılaştığımız yüzlerin sinemaya giresi gerekliliğini örnekleyen bir film Zerre. Başrol oyuncularının her zaman estetik algılara itap eden karakterler olmayabileceği gerçeği Zerre'yle bir kez daha önemini ifade etmiş oluyor.       Film, Zeynep'in çalıştığı atölyeden kovulmasıyla başlayıp sonra iş arama süreçleri, bulduğu işlere tutunma, var

KESİŞEN HAYATLAR: SAVAŞ SONRASI KESİŞMELER - Ali Rıza DÜRÜ

Kesişen Hayatlar, Srdan GOLUBOVİÇ, 2013 "Belki de en iyi unutma biçimi geçmişi zihnimizde canlı tutmaktır. " Festivallerden ödüllerle dönen film, şematik olarak klasik bir şablon üzerine oturtulmuş olmakla beraber oyunculuk ve yönetim anlamında farklılık göstererek özgün bir yer edinmeyi başarıyor.  Bosna savaşında yaşanan bir ölüm ve sonrasında o ölüme bağlı olarak gerçekleşen olaylar zinciri konu edinmiş. Savaş sonrası değişen hayatların rutin gidişatı hiçbir zaman savaştan tam olarak bağımsız bir yere ulaşmaz ve karakterlerin vicdanında her zaman hatırlanan bir yaşantı olarak yerini korur. Her ne kadar savaş sonrası herkes ayrı ülkelere, mekanlara ve zamanlara savrulmuşsa da geçmişin travması onları rahat bırakmaz. Her yaşantıda, karakterde onları yaşanan o derin sarsıntıya yeniden götüren bir anımsatma vardır. Belki de en iyi unutma biçimi geçmişi zihnimizde canlı tutmaktır. Aksi taktirde bastırılan hatıralar daha büyük şekillerde karşımıza çıkarak dah

BLUE JASMİNE: GÖSTERİŞLİ VE KOKUSUZ BİR ÇİÇEK - Ali Rıza DÜRÜ

   Blue Jasmine, Woody Allen, 2013 Ali Reza DÜRÜ       Woody ALLEN'in bu son filmini izledikten sonra filmin adını nerden aldığını merak ederek mavi yasemin çiçeğinin özelliklerine baktım. Şöyle yazıyor:" Yaseminler bol güneş alabileceği, drenajı iyi,gübreli bir toprağa dikilir. Özellikle ilk yıl muntazaman sulanmalıdır. Kök sürgünlerinden çoğaltılabilir. Veya toprağa dal uzatılır,fazla gömülmez. Kök salınca ilkbaharda ana bitkiden makasla ayrılarak başka yere dikilir."  Çiçeğin özelliğine bakınca karakteri daha iyi anlayabildim. Hakikaten Jasmine karakteri çiçeğin bütün özelliklerini taşıyor. Daha çok peyzajda kullanılan bir çiçek olması da bu işin en sembolik kısmı belki de. Çünkü Jasmine karakteri içinde bulunduğu sosyo ekonomik durum ve yaşantısı itibariyle tam bir vitrin kadını. Sadece vitrinde güçlü görünebilecek kadar zayıf bir kadın.        Jasmine, tam bir sosyete hayatı yaşarken içinde bulunduğu yaşantı onun gözlerini kör etmiş, kibri yüzünden insanl

İSTANBUL MODERN'DE ÇOK GÜZEL BİR FİLM PROGRAMI YAYINLANDI

Aşura, 2012 Türkiye - Almanya, DVD, Renkli, 22’, Türkçe - Azerice Yönetmen:  Köken Ergun Her yıl Muharrem ayında Türkiye’de yaklaşık bir milyon Caferi Şii’nin ağıt ve temsillerle kutladığı Aşura gününde İstanbul Caferi cemaati şehrin sınırlarında, kendi kurdukları Zeynebiye mahallesinde Kerbela faciasını canlandırdıkları bir oyun sahnelemektedir. Bu oyunun provalarında yaşanan dokunaklı anları da gösteren film, 63. Berlinale’den Alman Yabancı Akademisyen Değişim Programı'nın Kısa Metrajlı Film Ödülü'ne layık görüldü. Benim Çocuğum, 2013 Türkiye, Blu-ray, Renkli, 82’,Türkçe Yönetmen:  Can Candan Türkiye’deki beş farklı ailenin evinde geçen belgesel, anne-babaların gözünden lezbiyen, gey, biseksüel ve trans çocukları anlatıyor. Tüm bu farklı hikayeler; inkar, travma, çaresizlik, korku, utanma ve kabullenme gibi temalarla ortak bir zeminde buluşuyor. Çocuklarını olduğu gibi kabul  edebilmekle kalmayıp deneyimlerini paylaşan ebeveynler,homofobik bir toplumda