Ana içeriğe atla

ÇİÇEKLERİN İZİNDE




ARICI, THEO ANGELOPOULOS, 1986, 

YUNANİSTAN, İTALYA, FRANSA



"Çiçeklerin izinde, 
  Bir yanım hep hüzünde."

Uzun zamandır ulaşmaya çalıştığım bu filmi 3 yıl kadar bekledikten sonra nihayet izleyebildim. Filmin adı beni çekmişti kendisine: Arıcı. 

Arıcı, tıpkı yönetmenin diğer filmleri gibi yine seyahatlerle, gitmelerle, kalamamalarla, yarım bırakmalarla, unutamamalarla, mutsuzluklarla örülüdür. Öğretmen olan Spiros işini, eşini, evini, çocuklarını bırakarak kamyonetinin arkasına doldurduğu arı kovanlarıyla çiçek yolu rotası boyunca yolculuklara çıkar.  Her geçen gün sayıları azalan arıcılarla her yıl yeniden başlanan bir yolculuktur bu. Amacı arıların daha çok çiçek özü ve çiçek tozu toplamasıdır ama  bu süre boyunca kendisi ne toplayacaktır? Belki Spiros da yolda karşılaştığı otostopçu mutsuz kızın umarsızlıklarını toparlayacaktır. Çok konuşmayan, hayata dair bir olumsuzlamanın ortasında olan Spiros bu tatminsizliğinden kurtulamaz. Arı kovanlarının verimi düşerken kendi hayatının da anlamı daralmaktadır. Hayatının son lahzalarında belki de elinde tek kalan şey olan otostopçu kız da tren istasyonunun yanındaki artık terkedilmiş olan tiyatroda onu terkedince tam bir varoluş bunalımına düşer. 

Belki de gördüğüm en güzel intihar sahnelerinden biri olan filmin son sahnesi ise çok yaratıcı. Herkesin kendi cehenneminde boğulma biçimi bir bakıma.

Daha önce izlediğim filmleri:
Arıcı (1986), Ulis'in Bakışı (1995), Sonsuzluk ve Bir Gün (1998), Ağlayan Çayır (2004), Zamanın Tozu (2008), 


ali reza dürü

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DUVARA KARŞI, FATİH AKIN, 2005

EMEK EREZ Duvara Karşı: Kimlik, Göç ve Kadın Giriş                         Fatih Akın’ın ustalık dönemi eseri olarak tanımlanan 2004 yapımı “Duvara Karşı” filmi Almanya’ya göç etmiş birinci kuşak ailelerin çocuklarının yaşadıkları kimlik bunalımını yansıtan bir filmdir. Yapım, daha önceki dönemlerde yapılan göçmen filmlerinin aksine “marjinal” olarak adlandırabileceğimiz karakterler üzerinden göçmen kimliğinin melezleşmesine ve yaşanan gerilimli çelişkiye işaret ediyor. Film,  Almanya’ya göç etmiş birinci kuşak ailenin psikolojik sorunları olan kızı Sibel’in hem ailesiyle yaşadığı kuşak çatışmasından kurtulmak hem de kendi bireysel özgürlüğüne kavuşmak amacıyla, rehabilitasyon merkezinde karşılaştığı Cahit’le yaptığı kurgusal bir evlilikle başlıyor. Eşinin ölümünden sonra yaşamayı bırakmış, bütün kimliklerini ‘reddeden’ Cahit ile Sibel’in evlilik oyunu ...

Birkaç Psikodrama Filmi

http://www.e-hayalet.net/  sitesinden alıntılanmıştır. 1. Mavi Kadife Kategori:  Psikodrama Jeffrey Beaumont (Kyle MacLachlan) babasının neredeyse ölümcül bir felç geçirmesinden sonra kolejden evine döner. Hastaneden evine doğru yol aldığı sırada boş bir arazide içinde kesik bir kulak bulunan kâğıt bir çanta bulur. 10.0 ( 1 ) 2. Tiksinti Kategori:  Psikodrama Bir güzellik salonunda çalışan Carole, oldukça içine kapanık genç bir kadındır. Bastırılmış cinselliğin çoğu zaman erkek düşmanlığı ve cinsiyetsizlik noktasına vardığı Carole'da ciddi iletişim sorunları mevcuttur. 10.0 ( 1 ) 3. İhtiras Tramvayı Kategori:  Psikodrama Tennessee Williams'ın oyunundan uyarlanan film, Brando dışındaki üç oyuncuya Oscar kazandırmış, 7 dalda da bu ödüle aday olmuştu. 10.0 ( 1 ) 4. Taksi Şoförü Kategori:  Psikodrama Taksi şöförü olarak çalışmakta olan Travis yaşadığı sıkın...

YAZGI, ZEKİ DEMİRKUBUZ, 2001

EMEK EREZ Yazgı: Nihilizm ve Musa  : Yazgı, nihilizm ve de Musa, başlığımızdan da anlaşılacağı üzere yazının konusunu  ZekiDemirkubuz ’un  Yazgı  filmi ve filmin baş karakteri  Musa  (Serdar Orçin) ile ilgilidir. Genel olarak bir film eleştirisi olmasının ötesinde bu yazıda,  Musa  karakteri onun tüm ahlâk normlarını yıkan, seyircide nefretle karışık bir sempati uyandıran karakteri üzerinde bir çözümleme yapmak amaçlanmaktadır.  Musa  neyi temsil etmektedir? modern bireyin toplumsal kuralları gözetmeden var olması mümkün müdür?. Beklenmedik tavır ve davranışlar toplumca nasıl algılanır? Bu sorular çerçevesinde hiçlik duygusu, bu duyguyu hisseden bireyin toplumsallık içinde varoluş çabası yazının asıl meselesini oluşturmaktadır. Nihilizm sözcüğü kökenine bakıldığında acıyı, çatışmayı ve antagonizmayı kabul edememe halini anlatır. Acısız bir yaşam arayışı, dünyayı olduğu gibi kabul etmemekle aynı kapıya çıkar çünkü acı, ...