Ana içeriğe atla

KUSURSUZLAR: KARDEŞ ÇATIŞMASI - Ali Rıza Duru


Kusursuzlar, Ramin Matin, 2013




Altın Portakalla adını duyuran film Başka Sinema kapsamında gösterime girdi. Bu sayede ona yakın salonda izleyiciyle buluşma fırsatı buldu. 

Beyoğlu Sinemasında izlediğim film son zamanlarda izlediğim yerli filmler içerisinde çok özel bir yer edinemese de üzerinde durmak istediğim bir kaç nokta var. Yönetmenini ve oyuncuları çok tanımıyorum bu sebeple onlarla ilgili çok yorum yapmak istemiyorum. Ama oyuncuların performansı fena değildi. Özellikle de Lale karakterinin depresif edaları oldukça güzel bir seyir sundu. Lale geçmişinde derin izler bırakan yaşantılar sebebiyle hayata sırtını dönmüş, içekapanmış, herkesle ilişkisini kesmiş ve yalnızlaşmıştır. Kendi düşüncesine göre ablası yurtdışına gittiği için evin bütün yükünü üstlenmiş ve bu yük de onu epey hırpalamıştır. İlişkisi kötü gitmekte ve aslında hayat da topyekün berbat gitmektedir. Bu yüzden iki kız kardeş çıktıkları bu erken tatil ikisine de iyi gelsin diye ummaktadırlar. Erken tatil diyorum çünkü henüz turizm sezonu açılmadığı için sahiller bomboştur, dükkanlar kapalı ve sokaklar ıssızdır. Bu sessizlik tıpkı Lale'nin içindeki boşluğun kıpırtısızlığı gibidir. Bir tüy düşse ürperecek olan Lale, bir araba geçse titreyecek olan yolun asfaltı gibidir. 

Yasemin ise çok ayrı bir kültürle yetişmiş ve evden ayrıldıktan sonra daha da değişmiştir. İki kardeşin bu kadar ayrı karakterlere doğru yönelmesi film açısından önemli bir tespit. Gerçekten de bütün çocukluğun tek ve bir kültürle oluşması ve arkasından çok başka kimliklerin ortaya çıkması üzerinde durulmaya değer bir başkalaşım. Yasemin'in bu farklılığı daha çok kibir ve hırs alanlarında ön plana çıkıyor, Lale'nin de olması gerekenden fazla  kendine dönük olması aralarındaki bu uçurumu daha da artırıyor.  Sürekli bir hesaplaşmanın içinde buluyorlar kendilerini. Ve film bu hesaplaşmanın adını koyarak bitiyor.

Başta da belirttiğim gibi film eksik, ilişkiler tam oturmamış, çatışmalar fazla gelgitli ve karakterle özdeşim kurmak oldukça zor. Bir odaklanma problemi de yaşanıyor sanki.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DUVARA KARŞI, FATİH AKIN, 2005

EMEK EREZ Duvara Karşı: Kimlik, Göç ve Kadın Giriş                         Fatih Akın’ın ustalık dönemi eseri olarak tanımlanan 2004 yapımı “Duvara Karşı” filmi Almanya’ya göç etmiş birinci kuşak ailelerin çocuklarının yaşadıkları kimlik bunalımını yansıtan bir filmdir. Yapım, daha önceki dönemlerde yapılan göçmen filmlerinin aksine “marjinal” olarak adlandırabileceğimiz karakterler üzerinden göçmen kimliğinin melezleşmesine ve yaşanan gerilimli çelişkiye işaret ediyor. Film,  Almanya’ya göç etmiş birinci kuşak ailenin psikolojik sorunları olan kızı Sibel’in hem ailesiyle yaşadığı kuşak çatışmasından kurtulmak hem de kendi bireysel özgürlüğüne kavuşmak amacıyla, rehabilitasyon merkezinde karşılaştığı Cahit’le yaptığı kurgusal bir evlilikle başlıyor. Eşinin ölümünden sonra yaşamayı bırakmış, bütün kimliklerini ‘reddeden’ Cahit ile Sibel’in evlilik oyunu ...

Birkaç Psikodrama Filmi

http://www.e-hayalet.net/  sitesinden alıntılanmıştır. 1. Mavi Kadife Kategori:  Psikodrama Jeffrey Beaumont (Kyle MacLachlan) babasının neredeyse ölümcül bir felç geçirmesinden sonra kolejden evine döner. Hastaneden evine doğru yol aldığı sırada boş bir arazide içinde kesik bir kulak bulunan kâğıt bir çanta bulur. 10.0 ( 1 ) 2. Tiksinti Kategori:  Psikodrama Bir güzellik salonunda çalışan Carole, oldukça içine kapanık genç bir kadındır. Bastırılmış cinselliğin çoğu zaman erkek düşmanlığı ve cinsiyetsizlik noktasına vardığı Carole'da ciddi iletişim sorunları mevcuttur. 10.0 ( 1 ) 3. İhtiras Tramvayı Kategori:  Psikodrama Tennessee Williams'ın oyunundan uyarlanan film, Brando dışındaki üç oyuncuya Oscar kazandırmış, 7 dalda da bu ödüle aday olmuştu. 10.0 ( 1 ) 4. Taksi Şoförü Kategori:  Psikodrama Taksi şöförü olarak çalışmakta olan Travis yaşadığı sıkın...

YAZGI, ZEKİ DEMİRKUBUZ, 2001

EMEK EREZ Yazgı: Nihilizm ve Musa  : Yazgı, nihilizm ve de Musa, başlığımızdan da anlaşılacağı üzere yazının konusunu  ZekiDemirkubuz ’un  Yazgı  filmi ve filmin baş karakteri  Musa  (Serdar Orçin) ile ilgilidir. Genel olarak bir film eleştirisi olmasının ötesinde bu yazıda,  Musa  karakteri onun tüm ahlâk normlarını yıkan, seyircide nefretle karışık bir sempati uyandıran karakteri üzerinde bir çözümleme yapmak amaçlanmaktadır.  Musa  neyi temsil etmektedir? modern bireyin toplumsal kuralları gözetmeden var olması mümkün müdür?. Beklenmedik tavır ve davranışlar toplumca nasıl algılanır? Bu sorular çerçevesinde hiçlik duygusu, bu duyguyu hisseden bireyin toplumsallık içinde varoluş çabası yazının asıl meselesini oluşturmaktadır. Nihilizm sözcüğü kökenine bakıldığında acıyı, çatışmayı ve antagonizmayı kabul edememe halini anlatır. Acısız bir yaşam arayışı, dünyayı olduğu gibi kabul etmemekle aynı kapıya çıkar çünkü acı, ...