Blood Ties/ Kan Bağları, Guillaume Canet, 2013
Ali Rıza Duru
Beyazperde.com tarafından 26 Mayıs 2014 günü Ortaköy Feriye Sineması'nda düzenlenen ön gösterim sayesinde Kan Bağları ( Blood Ties) filmini izleyip bloggerlarla paylaşma fırsatı bulduk. Edebifilmler adına katıldığımız bu ön gösterimle birlikte yeni bloggerlarla konuşma ve değerlendirme yapmak önemliydi.
Karışık Bir Aile Profili
Filmin geçen sene Cannes Film Festivali programında gösterilmiş olması bizim açımızdan ayrıca bir öneme sahip. Bunun yanında oyuncu kadrosu ve hikayesiyle de yeterince ilgi uyandırmıştı. Filmde polis olan Frank (Billy Crudup) ve abisi Chris (Clive Owen) arasındaki kökleri geçmişe dayanan kardeşlik hikayesinin geldiği nokta anlatılıyor. Annesiz büyüyen bu iki kardeşin orta yaşlara geldiklerinde yolları tamamen ayrılmış ve hayat onları birbirilerinin karşı pozisyonlarında konumlandırmıştır. Frank polis olmuş, abisi Chris ise cinayetten 12 yıl hapis yatmış ve hapisten çıktığında da yine en az 7-8 kişiyi öldürmüş olan bir cinayet zanlısıdır. Polis teşkilatı harıl harıl Chris'i ararken aynı polis teşkilatında görev yapan kardeşi Frank görevi ile kardeşlik bağları arasında uzun süre gelgitler yaşamaktadır. Fikir olarak abisinin savunulacak bir tarafı olmamasına rağmen, aile bağları açısından baktığında her şeye rağmen Chris onun abisidir. Uzun bir zaman görevini yapmaya çalışsa da bir süre sonra emniyet teşkilatında oluşmaya başlayan rahatsızlıklar Frank'ı teşkilattan ayrılmaya zorlar. Öte yandan hapisten sonra kardeşi Frank'ın evinde yaşamaya başlayan Chris suça bulaşmama kararı almasına rağmen br süre sonra dayanamaz ve cinayet, hırsızlık ve yine bir süre sonra kadın pazarlama ve banka soygunu gibi işlere bulaşır. Natalie'yle evlenip aile kurar ama sağlıklı bir hayat sürmediği için bu aile mutluluğu da uzun sürmeyecektir. Frank ise içeri attırdığı bir suçlunun eşine aşıktır ve ikilinin ortak bir geçmişleri de vardır, tutkulu şekilde içeri attırdığı adamın eşi olan Charlie'nin peşinde dolanmaktadır ve bir süre sonra onu ikna edip birlikte yaşamaya başlarlar. Ama eski eş hapisten çıktığı zaman bu ikilinin peşine düşüp öldürmeye çalışacaktır. Tam bu noktada Chris devreye girer ve kardeşini öldürmek isteyen adamı öldürür ve tam da bu noktada uzun süredir kaçtığı polislere yakalanır.
Suça Bulaşmış Kişilerin Topluma Kazandırılması
Karmaşaık bir aile profili sunan Kan Bağları filmi suç, adalet ve aile bağları kavramları üzerinden ilerliyor. Suça bulaşmış olan Chris kendini o hastalıktan kurtaramıyor ama aslında toplum da onları kazanmak için kılını kıpırdatmıyor. Örneğin belediyeden kiralamaya çalıştıkları ve cafe olarak işletmek istedikleri yeri sırf yaklaşan seçimlerde belediye başkanının imajına zarar verecek endişesi yüzünden ellerinden alan belediye görevlisi orada kurumları temsil etmekte ve devlet kurumlarının suçlulara bakış açısını simgelemektedir. Öte yandan Chris'in eski eşi, arkadaşları, kardeşi ve çalıştığı yerlerdeki işverenleri vb herkes Chris'in güvenilmez biri olduğu ve yeniden aynı işlere bulaşacağından eminfirler. Bütün bunların toplamında suça bulaşmış bireyi içine alıp kazanmaktan uzak duran toplum yüzünden eski şlerine geri dönen Chris yaklaşık 7-8 kişiyi daha öldürerek toplumun bu tavrına karşı içindekileri kusar. Yani toplumun bu öteleyici dili bu kadar insanın canına mal olabiliyor ama suçlu olarak kanun karşısına çıkan sadece bir kişi var ve o da tetiği çeken kişi oluyor. Aslında onu suça iten sebeplere bakıldığında çok daha fazlası açıkça görülüyor. Bu durumu dünyanın her ülkesine genellemek neredeyse mümkün. Halbuki insanlar suçlu doğmaz, suça yönelirler. Bu yönelimleri iyi anlayıp gerekli önemlerin alınması hem kurumların hem de bireylerin sorumluluğu altındadır.Öte yandan polis olan Frank da abisi hapisten çıktıktan sonra karmakarışık olmuştur. Kendi teşkilatında abisiyle ilgili yapılan armalar, sorgulamalar aile düzenini altüst ederken, küçükken abisine ihanet etmesi yüzünden de kendini hiçbir zaman affedemez.Abisinin polisle ilk tanışması olmuştur bu ihanetin bedeli ve abisi daha sonra polisten bir türlü kurtulamamıştır. Bu yüzden Frank bütün bu olanların sorumlusu olarak bir anlamda kendini de suçlamaktadır. Sorunlu giden ilişkisi, ailevi problemleri, babasını kaybetmesi, annesiyle ilgili öğrendikleri, işiyle ilgili sorunları vb her şey Frank'ın üzerine gider, kafası karmakarışıktır. Hayatını sorgulama durumuna geçmiştir. Bütün motivasyoları kırılmış, hayatının orta yaşında bildiği her şeyi unutup yeniden bir hafıza oluşturmak zorunda kalmıştır. Bu yüzden ne yapacağını bilemez haldedir. Her şeye rağmen güçlü görünmeye çalışır ama aslında içinde ciddi zayıflıklar taşır.
Avrupa'da Çöken Aile Sistemine Duyulan Özlem
Kan Bağları filmi ailevi değerleri yücelten, her şeye rağmen insanın ailesinin insanı koruyacak tek mekanizma olduğunu söyleyen bir işleve sahip. Aile değerlerinin çökmeye yüz tuttuğu Avrupa ve Amerika'dan böyle bir filmin çıkmasının farklı bir anlamı vardır elbet. Son elli yıl içerisinde bireyselliğin patlaması sonucu birlikteliğin sembeolü sayılabilecek aile bağları ciddi bir tükenişe geçmiş ve devletler bu konuda önlemler almaya başlamış durumdadır. Bu durumda bu filmin Avrupa ve Amerika toplumuna söylemeye çaılştığı bir mesaj var kuşkusuz. Yaşadığınız her şeye rağmen aile bağlarınız çok değerlidir mesajıdır bu. Flmin dönemsel olarak 1960'ları temsil etmesi de bu anlamda br hatırlatma gibi görünüyor. Toplumun kendi içinde bireyselliğe geçiş döneminin önemli bir kırılma zamanına işaret eder bu yıllar. Aile bağlarının son çırpınışları. 60'lı yılların müzikleri, arabaları, giysileri filmin her yerinde açıkça kendini gösterir. Kara film türüne uygun sayılabilecek olan bu filmin durumu drama çevirmeden kardeşlerin içinde yaşadığı duygulara odaklandığını söylemek mümkün.
Blood Ties/ Kan Bağları Fragmanı İzle
Yorumlar