Ana içeriğe atla

Kayıtlar

NEDEN TARKOVSKİ OLAMIYORUM - Ali Rıza Duru

Ali Rıza Duru       Biraz geç izlemiş olduğum ama yayınlandığı günden beri aklımın seyir defterinde not etmiş olduğum film üzerine bir kaç şey söylemekte yarar var.      Filmin seçtiği Bahadır karakterinin sosyal ve kültürel kodlarının incelenmesi çok önemli görünüyor. Bahadır, göçle İstanbul'a gelmiş, üniversite okumuş, inşaat işiyle uğraşan babasından ve ev hanımı annesinden zihinsel olarak kopmuş ve toplumsal normların dönüştüğü 90lardan sonra yeni kuşağın içinde boğulduğu çatışmaların tam ortasına düşmüştür. Abisi de kendisi gibi sanatla ilgidir, yok olmaya yüz tutan Haydar Paşa Tren Garı'nın fotoğraflarını çekerek hayata tutunmaya çalışır.  Abisinin Haydar Paşa'ya olan tutunma biçimi aslında onların yaşam içindeki pozisyonuna dair çok şey anlatmaktadır. Haydarpaşa Garı'nın bir devri temsil etmesi ve şimdi onun toplumsal bellekteki simgesinin bir dönüşüm sürecinden geçmesi aslında Bahadır ve abisinin Türkiye sosyal, kültürel dönüşümü içindeki konuml
En son yayınlar

STILL ALICE - “YİTİRME SANATINDA USTALAŞMAK” - Ali Rıza Duru

Ali Rıza Duru “YİTİRME SANATINDA   USTALAŞMAK” Vizyona giren Beni Unutma (Still Alice) filmiyle birlikte unutmak, hafıza kaybı, hatırlamak gibi hayatın temel bazı kavramlarını tekrar sorgulama ihtiyacı doğdu. Bu yazıda Beni Unutma filmi üzerinden bu konuyu tartışmaya ve hatırlamak veya unutmak kavramlarını sorgulamaya çalışacağım. İnsan hafızasının bilgi depolama kapasitesi hiçbir zaman dolmadı. Herkes kendi hayatının malzemesini hafızasında taşıyor. İnsanın kendine ait bütün anlamları, tanımlamaları, anıları, özellikleri, planları, düşleri, düşüşleri ve düşünceleri hafızasında saklı duruyor. Hafızanın yok olması durumunda kişi eskisi gibi kendisi olmayacaktır. Kişilerin hafızası toplumun da hafızasını belirler. Toplumsal bellekte yer alan katliamlar, sürgünler, darbeler, işkenceler hiçbir zaman unutulmadı. Peki unutulursa? Bir sabah kalkınca geriye dönük hiçbir bilgiye sahip olmadığımızı görürsek ne olur? Geçmiş yaşantılara dayanarak gelecek kurgulandığı için as

HE BU TUNE BU (BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ) VE WERE DENGE MİN (SESİME GEL) FİLMLERİ ÜZERİNE BİR KARŞILAŞTIRMA - Ali Rıza Duru

     Duru İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma kapsamında bu oldukça güzel filmler izleme şansı bulduk. Festivalin ulusal ve uluslarası filmleri Türkiye'ye getirme konusunda oldukça önemli bir yeri var kuşkusuz. Ulusal yarışma bölümünde gösterilen Kazım Öz'ün He Bu Tune Bu (Bir Varmış Bir Yokmuş  ve Hüseyin Karabey'in Were Denge Min (Sesime Gel) filmleri de çeşitli ödüllerle döndüler. Bu yazıda bu iki filmin ait oldukları toplumsal gerçekler ve yönetmenlerin bu gerçekliğin içindeki yeri üzerine düşünmeye çalışacağız. Bunu yaparken son dönem sinemanın arayışı ve üzerine temellenmeye çalıştığı gerçekleri de göz önünde tutup tartışmaya çalışacağız. Önce söz konusu filmlerin içeriklerini hatırlayalım. Bir Varmış Bir Yokmuş filmi tam masallardaki gibi hayat yaşayan bir aile görüntüsüyle başlıyor. Ev, araba, TV, mobilyalar, çocuğun odası vb tam olarak sosyoekonomik bir zenginlikle birlikte huzur dolu bir tasvir yapılır. Ardından mekan değişir ve Batman

BÜYÜK ‘BALIK’ KÜÇÜK ‘BALIĞI’ YUTAR - Ali Rıza Duru

BALIK(2013) – DERVİŞ ZAİM Ali Rıza Duru Derviş Zaim’in Devir(2012) filmiyle başladığı üçlemenin ikinci filmi Balık filmi izleyiciyle bir süre önce buluştu. Üçlemenin son filmi olan Kıtmir’in ise yapım hazırlıkları devam ediyor. Türkiye sinemasının autor yönetmenlerinden olan Zaim her zaman kendi anlayışına has sinematografisiyle farkını ortaya koyuyor. İlk çektiği film olan Tabutta Rövaşata(1996) filminden bu yana beğeni kazanarak devam eden Zaim her zaman insanı ve doğayı merkeze almaya özen gösteriyor. Devir filmiyle ilgili daha önceden detaylı bir yazı kaleme almıştım. Doğanın kendi içindeki döngüsü, hayvanlar ve insanların yaşantıları ve bu yaşantılara insan eliyle yapılan müdahalelerin sonuçlarına ilişkin bir film olarak dikkat çeken film pek ses getirmemişti ama içinde tartışılacak oldukça önemli başlıklar vardı. Zaim sinemasının içinde türü itibariyle belgesele yakın olduğu için ayrı bir yerde duran Devir kimisini memnun etmiş kimi izleyiciyi de hayal kırıklığın

YABAN - WILD : YOLUN KENDİSİNE YOLCULUK - Ali Rıza Duru

Yaban(Wild), Jean-Marc Valee, ABD,2014 ABD yapımı Yaban bir yolculuk filmi, daha özelde bir trekking- hiking filmi. Cherly'nin kendi özüne doğru bir yol filmi. Annesinin ölümü, kötü giden bir evlilik, hayatına dair anlam arayışı ve yalnızlık gibi temel verilerden hareketle kentin uzağına doğru 1680 km'lik bir yürüyüş parkuruna doğru tola çıkan bir kadının hikayesi. Hayatında kenti hiç terketmemiş, yürüyüş nedir bilmeyen Cherly aldığı bu radikal karar sonrasında bütün hayatını değiştirecek bir sürecin içine girer. Yürüyüş boyunca hep yalnız başına hareket eden Cherly defalarca yolu bırakmayı düşünür ama içindeki arayış ve içine doğru olan yolculuk onu devam etmeye zorlar ve nihayet kendini dağ başlarında, yağmurlu gecelerde, tehlikeli geçitlerde, karlı yamaçlarda, çiçekli baharlarda bulur. Başta gözünde büyüttüğü o yol bir süre sonra bitmesini hiç istemediği bir yolculuğa dönüşür. Öyle ki yolculuğunun ileri etaplarına kardeşine yürüyüş yapmasını tavsiye eder. Yol boyu

Force Majeure - Turist : AİLE YAPISININ DAR KORİDORLARI - Ali Rıza Duru

Force Majeure - Turist,  Ruben Östlund , 2014 İçinde bulunduğumuz mevsimde izlenebilecek belki de en iyi filmler kış mevsimini konu edinen donduruculuğun estetik boyutunu bize yaşatacak olan filmlerdir. Turist film de onlardan biri. Temelde aile yaşantısının dinamiklerini konu edinen film, bütün ailelerin dışarıdan nasıl göründüğü ve gerçekte nasıl olduğu yani yaratılan yanılsama hakkında fikirler geliştiriyor. 2 çocuklu Tomas ve Ebba kış günü tatil yapmak için uzak bir dağ başındaki tesislere giderler. Burada hem biraz kayak yapacak hem de Tomas'ın ailesiyle biraz daha fazla ilgilenmesi için fırsat yaratacaklar. Bu düşüncelerle tatile başlarlar. İlk gün gayet sıradan geçer, kamera oyunculara veya konuya uzaktan bakar ve aile kendi yağında kavruluyor gibi görünen sahneler oynanır. İletişimleri soğuktur, candan değildir. İkinci gün ise filmin asıl çatışması başlar. Öğlen yemeklerini yiyen aile müthiş manzaralı bir terasta oturmaktadır. Karşıdan bir kontrollü çığ patlaması

BEN O DEĞİLİM : KİMLİKSİZLİK SARMALI - Ali Rıza Duru

2014 İstanbul Film Festivalinden En İyi Film ödülüyle dönen Ben O Değilim nihayet Başka Sinema salonlarındaki yerini aldı. Yönetmen Tayfun Pirselimoğlu Rıza-Pus-Saç üçlemesinden sonra bu defa kimliksizlik meselesine daha etraflı bakmayı denemiş. Film bir erkekler dünyası olarak başlıyor. Bu erkekler dünyasında bolca pornografik ögeler, yalnızlık, anlamsızlık gibi içerikler var. Bu dünyayı oluşturan kavramlar aynı zamanda onları bu dünyanın dışındaki bir alana doğru savuruyor. Bir restorantın temizlik görevlileri olarak çalışan bu erkekler, bulaşıkçı olarak aralarına katılan Ayşe'den sonra bir dönüşüme uğruyor. Ama bu durum en çok Nihat'ı etkiliyor. hayatı tam bir boşluk ve hiçlik duygularıyla dolu olan Nihat kadının samimi davranışlarıyla birlikte kendi yalnızlığından çıkıp kadının dünyasında bir yer edinmeye çalışıyor. Eşi cezaevinde olan Ayşe, kocasına çok benzeyen Nihat'ı evinin ve dünyasının merkezine yerleştiriyor. Eşi Necip'le olan bütün bitirilmemiş işleri