LONDRA SOKAKLARINDA DOLANAN FİLOZOF
Ömrümüzden Bir Sene filmiyle tanıdığım yönetmenin bu izlediğim ikinci filmi. Ömrümüzden Bir Sene filminde diyalog ağırlıklı ve karakter psikolojisine yönelen bir gidişat vardı. Filmde konuşmalardan ibaretti hatta. Ama görüyorum ki bu M.Leigh'in genel tarzı. Çünkü 1993 yılında çektiği Naked filminde de aslına bakarsanız sadece diyaloglar var. Alt metinde değersizleşme, yozlaşma, samimiyetsizlik, aidiyet gibi kavramları sorguluyor.
Johnny bir Dostoyevski romanından çıkmış gibi. Hiçbir yere ait değil, kimseye ait değil, yanında bir çantası var ve geceleri sokaklarda oturup kitap okuyor, sigarası elinden düşmüyor, tanımadığı kadınların evlerine gidiyor ve çoğunlukla geceyi beraber geçiriyorlar, bazen kitap çalıyor. En belirgin özelliği belki de konuşmayı çok sevmesi. Bitmez tükenmez bir enerjiyle konuşuyor, varlığını sorguluyor, insanları düşünmeye sevk ediyor, onlara daha önce hiç düşünmedikleri kendi varlıklarına yöneltiyor, bazen Sokrates gibi herkese kendi cahilliğini hatırlatıyor, çoğunlukla ukala nihilist tutumlar sergiliyor. Ama sinema tarihinde görebileceğiniz en karizmatik karakterler arasına girebilecek kadar iyi bir oyunculuğu var. Ki bu rolüyle Cannes 1993'te en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanıyor. M. Leigh'e de aynı yıl en iyi yönetmen ödülünü getiriyor.
Film aslında belirli bir soğukluk ve uzaktan bakışla izleniyor. Çoğunlukla ilişki biçimleri kabul edilemez görülüyor. Çünkü alkol, esrar, aşırı cinsellik, duygusuzluk, bağlanamama, bir yere ait olamama gibi kavramlar kültürel olarak Avrupa'nın çok önceden beri yaşadığı ve son yıllarda bir sorun olarak görmeye başladıkları bir durum.Yönetmen de bu durumu çok net biçimde karakterize edip yaklaşık 20 sene önce çektiği bu filmle önümüze seriyor. Ama görülen o ki aradan geçen bu kadar zamanda sorun değişmemiş ve hatta katmerlenmiş.
ali reza dürü
Yorumlar