Ana içeriğe atla

KADINLAR SAHA DIŞINA

   Offside, Jafar Panahi, 2003, İran

   Ayna'dan sonra tekrar bir Panahi filmi izlemek çok iyi geldi. İran'ın değerli sinemacılarının değerli bakışlarıyla İran'ın başka bir yüzünü daha gördük.

   Kadınların, yaşamın her yerinden atıldığı gibi olası bir küfür duyma tehlikesinden ötürü maçlara alınmalarının hikayesi anlatılıyor. Çeşitli yollarla cezalar almayı göze alarak içlerindeki futbol sevgisini stadyumda yaşamak istemelerinin vebali ahlak zabıtasının karşısına çıkmak oluyor. Erkeklere ilan edilmiş sayılan bir ülkede sıkı yaşam koşulları, stadyumda futbol oynamayı dahi yasaklamıştır ve içlerindeki tutkuya ulaşmak için kimi asker kıyafeti giyerek, kimi saçlarını  kestirip erkek gibi giyinerek kimiyse kör taklidi yaparak erkeklerin kanunları içinde erkek taklitleriyle ulaşmaya çalışırlar. Tam bir paradokstur gerisi. İranlı olmayan kadınların küfürleri anlamayacakları için gelip tribünde maç izlemesi yasak değilken, kendi ülkelerinin kadınlarına bu konudaki yaklaşım tam bir gerici uygulamadır. Küfrü eden erkekken, cezalandırılan kişi kadın olmaktadır. İran sinemasındaki bu zenginlik bizi her zaman uç noktalardaki hayatların içine çekmeyi başardı ve öyle görünüyorki daha da çekecek.

   Hayatın içine kısılmışlık, kuşatılmışlık, ötelenmişlik ve örselenmişlik duygularının içinde genç kızlıklarını, insanlıklarını, hayallerini yaşayamamak hissi, bazen bir böcek gibi bir metrekare alanda tonlarca yasakların içinde hissederek yaşamak! Yaşamak, belki bazen yaşayamamak!

Yönetmenin İzlediğim Filmleri:
Ayna (1996), Ofsayt (2006)


ali reza dürü

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DUVARA KARŞI, FATİH AKIN, 2005

EMEK EREZ Duvara Karşı: Kimlik, Göç ve Kadın Giriş                         Fatih Akın’ın ustalık dönemi eseri olarak tanımlanan 2004 yapımı “Duvara Karşı” filmi Almanya’ya göç etmiş birinci kuşak ailelerin çocuklarının yaşadıkları kimlik bunalımını yansıtan bir filmdir. Yapım, daha önceki dönemlerde yapılan göçmen filmlerinin aksine “marjinal” olarak adlandırabileceğimiz karakterler üzerinden göçmen kimliğinin melezleşmesine ve yaşanan gerilimli çelişkiye işaret ediyor. Film,  Almanya’ya göç etmiş birinci kuşak ailenin psikolojik sorunları olan kızı Sibel’in hem ailesiyle yaşadığı kuşak çatışmasından kurtulmak hem de kendi bireysel özgürlüğüne kavuşmak amacıyla, rehabilitasyon merkezinde karşılaştığı Cahit’le yaptığı kurgusal bir evlilikle başlıyor. Eşinin ölümünden sonra yaşamayı bırakmış, bütün kimliklerini ‘reddeden’ Cahit ile Sibel’in evlilik oyunu ...

Birkaç Psikodrama Filmi

http://www.e-hayalet.net/  sitesinden alıntılanmıştır. 1. Mavi Kadife Kategori:  Psikodrama Jeffrey Beaumont (Kyle MacLachlan) babasının neredeyse ölümcül bir felç geçirmesinden sonra kolejden evine döner. Hastaneden evine doğru yol aldığı sırada boş bir arazide içinde kesik bir kulak bulunan kâğıt bir çanta bulur. 10.0 ( 1 ) 2. Tiksinti Kategori:  Psikodrama Bir güzellik salonunda çalışan Carole, oldukça içine kapanık genç bir kadındır. Bastırılmış cinselliğin çoğu zaman erkek düşmanlığı ve cinsiyetsizlik noktasına vardığı Carole'da ciddi iletişim sorunları mevcuttur. 10.0 ( 1 ) 3. İhtiras Tramvayı Kategori:  Psikodrama Tennessee Williams'ın oyunundan uyarlanan film, Brando dışındaki üç oyuncuya Oscar kazandırmış, 7 dalda da bu ödüle aday olmuştu. 10.0 ( 1 ) 4. Taksi Şoförü Kategori:  Psikodrama Taksi şöförü olarak çalışmakta olan Travis yaşadığı sıkın...

YAZGI, ZEKİ DEMİRKUBUZ, 2001

EMEK EREZ Yazgı: Nihilizm ve Musa  : Yazgı, nihilizm ve de Musa, başlığımızdan da anlaşılacağı üzere yazının konusunu  ZekiDemirkubuz ’un  Yazgı  filmi ve filmin baş karakteri  Musa  (Serdar Orçin) ile ilgilidir. Genel olarak bir film eleştirisi olmasının ötesinde bu yazıda,  Musa  karakteri onun tüm ahlâk normlarını yıkan, seyircide nefretle karışık bir sempati uyandıran karakteri üzerinde bir çözümleme yapmak amaçlanmaktadır.  Musa  neyi temsil etmektedir? modern bireyin toplumsal kuralları gözetmeden var olması mümkün müdür?. Beklenmedik tavır ve davranışlar toplumca nasıl algılanır? Bu sorular çerçevesinde hiçlik duygusu, bu duyguyu hisseden bireyin toplumsallık içinde varoluş çabası yazının asıl meselesini oluşturmaktadır. Nihilizm sözcüğü kökenine bakıldığında acıyı, çatışmayı ve antagonizmayı kabul edememe halini anlatır. Acısız bir yaşam arayışı, dünyayı olduğu gibi kabul etmemekle aynı kapıya çıkar çünkü acı, ...