Blue Jasmine, Woody Allen, 2013
Ali Rıza Duru
Woody ALLEN'in bu son filmini izledikten sonra filmin adını nerden aldığını merak ederek mavi yasemin çiçeğinin özelliklerine baktım. Şöyle yazıyor:"Yaseminler bol güneş alabileceği, drenajı iyi,gübreli bir toprağa dikilir. Özellikle ilk yıl muntazaman sulanmalıdır. Kök sürgünlerinden çoğaltılabilir. Veya toprağa dal uzatılır,fazla gömülmez. Kök salınca ilkbaharda ana bitkiden makasla ayrılarak başka yere dikilir." Çiçeğin özelliğine bakınca karakteri daha iyi anlayabildim. Hakikaten Jasmine karakteri çiçeğin bütün özelliklerini taşıyor. Daha çok peyzajda kullanılan bir çiçek olması da bu işin en sembolik kısmı belki de. Çünkü Jasmine karakteri içinde bulunduğu sosyo ekonomik durum ve yaşantısı itibariyle tam bir vitrin kadını. Sadece vitrinde güçlü görünebilecek kadar zayıf bir kadın.
Jasmine, tam bir sosyete hayatı yaşarken içinde bulunduğu yaşantı onun gözlerini kör etmiş, kibri yüzünden insanları küçük görmeye başlamış ve aslında hiçbir şey olmadığı bilincini örtmek için bu ışşıltılı hayatın bütün dehlizlerine sığınmayı tercih etmiş gösterişli, çekici ama güçsüz ve zayıf bir kadındır. Hayatında bütün sorunları kocası Hal çözdüğü için ilk defa kendisi bir problemle karşılaşınca ne yapacağını bilemez hale gelir. Çünkü tam olarak sudan çıkmış balık gibi çırpınmaya başlar. Üniversite son sınıfta Antropoloji bölümünü bırakıp bu ihtişamlı hayatı tercih etmiştir, çünkü kolay yollar ona daha çekici gelmiştir. Eşi öldükten sonra ise tam anlamıyla bir çöküntü yaşar. Nevrotik bir karaktere dönüşür, ilaçlar ve alkol yardımıyla ayakta durmaya çalışır. Dik durmaya çalıştıkça kendi zayıflıkları, hesaplaşmaları, kibri, insanlara bakış açısı ve nasıl bir uçurumun dibinde olduğu gerçeğiyle yüzleşmeye başlar. Sokaklarda kendi kendine konuşmaya başlar. Kardeşiyle yaşamaya başlamak bile onun için yeterince sarsıcıdır, çünkü kardeşi dar gelirli bir market çalışanı ve iki çocuk annesidir. Kardeşinin seçimleri, zevkleri, anlayışı ve arkadaşları Jasmine için bir utanç kaynağıdır. Onlarla yaşamak zorunda olduğunu kabul etmek çok büyük bir olaydır. İlaçlarının dozajını artırmak zorunda kalır. Alkol oranı da giderek fazlalaşır.
Jasmine aslında adının anlamında da belirtildiği gibi makasla kesilip başka yere dikilir, çok iyi sulanmalı ve gübre verilmelidir. Bu yönleriyle bakıldığında Jasmine hakikaten eşinin zenginliği içinde yeterince su ve gübreye kavuşmuştur. Ama bir zaman sonra makasla kesilip başka yere dikilince travmatik bir süreçten geçmeye başlar. Eskiye özlem, yeni duruma uyumda direnç gibi ciddi problemler ortaya çıkar. Kendi düşüşünün travması içinde giderek dibe çökerken bir yandan da güçlü görünme çabasından vazgeçmez. Çünkü Jasmine statü sahibi olmalı ve ucuz giyimli erkeklerle asla birlikte olmamalıdır. Onu bu çökeltiden kurtaracak kadar zengin birini bulduğu zaman bütün dişiliği ve kibriyle yalan bir atmosfer yaratıp erkeği etkisi altına almaya çalışır ama bu durum uzun sürmez ve Jasmine tekrar kendi travmalarına her defasında daha sert şekilde geri döner.
Allen'in yaptığı son üç filmden farklılık gösteren bu filmi daha karakter odaklı, kurgusal ve sıcak bir hikaye. Cate Blanchet'in oyunculuğu ise gerçekten harika. Karakteri bize çok güçlü şekilde yansıtmış.
Yorumlar